Bu listeyi, sosyal ağlardan gelen, "hukukçuyum, yaz için hangi romanları okumamı tavsiye edersiniz?" sorusu üzerine hazırladım.
Hukukçuların hukuk takıntısı iş roman okumaya geldiğinde de kendini gösteriyor ve sürekli hukukla ilgili roman tavsiyesi isteniyor. Edebiyat metinlerini mesleğinizin sınırlarını tahkim eder tarzda okumanızı tavsiye etmem esasında. Ama işe iyi tarafından bakayım.
Suç ve Kefaretin Ötesinde beş adet makaleyi barındırıyor. Bunların ilki, radyo konuşması için kaleme alınmış. Diğer makalelerin yazımıyla kitap 1966’da yayımlanıyor. Öncesindeki yayınlarına rağmen Améry’nin Almanya’da tanınması ancak bu kitabın yayımlanmasıyla mümkün oluyor. Artık tanınmış bir yazar olan Améry’den kitaplara katkıda bulunma, konferans verme davetleri geliyor fakat “soykırım kurbanlığı”nın dışında bir kimliği olduğunda ısrar eden yazar, bu taleplere direnerek bir daha tanıklıkları hakkında herhangi bir şey kaleme alıyor. Bu dönemde yazdığı felsefi denemeler ile iki romanın ardından son kitabı 1976’da yayımlanan İntihar Üzerine oluyor. İki yıl sonra ise Jean Améry, intihar ediyor.
Hukuk felsefesi ve sosyolojisi alanındaki klasik eserlerin Türkçeye kazandırılmasında, sorumluluk başta alanın öğretim elemanlarında olmak üzere, ciddi bir eksiklik olduğu iddiasını gerekçelendirmek için uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Kendimi hâlâ ait hissettiğim camianın üyeleri akademik unvanlarını ve mevcut itibarlarını haklarında yazarak ve konuşarak elde ettikleri eserleri çevirmekten her nedense imtina etti. Bununla birlikte son yıllarda bu eserlerin Türkçeye çevrilmesinde gittikçe artan bir hıza da şahit olduğumuzu söylemeliyiz.
Amerikan hukukuna ait hukuk metinlerini anlayabilmek için Amerikan hukuk ve siyaset sistemine ilişkin temel kavramları bilmeniz gerekiyor. Bu yazıda en temel bazı kelime ve kavramlara bakacağız.
Yok. Hukuk fakültelerinde ders kitabı yok. Ders kitabı diye basılmış onlarca eser var. Ders kitabı olarak tavsiye edilen onlarca kitap var. Ama ders kitabı yok. Çünkü hukukçu akademisyen hayatında hiç ders kitabı okumamıştır ve ders kitabının ne olduğunu bilmez.
Hukuk fakültesinde koca koca kanun kitaplarını ezberlemeyeceksiniz. Ama o kanun kitapları hakkında yazılmış çok daha kalın kitapları birkaç defa okumak durumunda kalacaksınız. Ezberlemeyeceksiniz ama onca şeyi nasıl aklınızda tutabildiğinize siz bile şaşıracaksınız. İnanın, o kalın kitaplar birkaç kez okunduktan sonra akılda kalabiliyor. Kanıtı, hukuk fakültesinden mezun olmuş olmamdır.
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sui Generis Tiyatro Topluluğu bu yıl 12 Öfkeli Adam’dan uyarlanan 12 Öfkeli oyununu topluluğun onuncu yılı kapsamında sahneliyor. 10 yıl önceki ilk oyunları olan Ceza Kanunu’nun sahnelenmesinde küçük de olsa katkısı olan birisi olarak duyduğum gurur ile oyunun konusunu çok sevmem bir kenara, 9 Nisan gecesi muhteşem bir oyun izledim.
Civil kelimesi ilk bakışta tanıdık gelmekle birlikle okuduğunuz metinlerde kafanızı karıştırabilecek, kimi zaman da tek bir Türkçe karşılık bulamayacağınız bir kelime. Önce sözlük anlamlarına bakalım, sonra hukuk bağlamındaki kullanımını görelim.
Hukuk fakültesi denince yıllarca akla iki okul gelir: İstanbul hukuk ile Ankara hukuk. Öğrenci sayısının çokluğu, amfilerin yetersizliği, büyük şehirlerin ulaşım sorunu ve pahalılık gibi etkenlerle de sanırım, hukuk fakültelerinde derse devam diye bir kavram yoktur. Daha eskilere dayanan bilmediğim başka nedenler de olabilir ama gördüğüm, bildiğim şey, hukuk fakültelerinde yoklama yapmanın ayıp olduğudur.
Türkiye’de onlarca ‘Hukuk Dergisi’ var. Farklı periyotlarla çıkan bu dergilerde her yıl yüzlerce makale yayımlanıyor. Makale yayımlamak özellikle ‘akademi’ açısından çok önemli. İdeal açıdan önemi şu: Akademisyenin en büyük varlık sebebi bilgi üretmek. Elbette paylaşılmayan bilginin bir anlamı yok. Yayımlanan makaleler bilginin paylaşılmasını sağlıyor.
Eskişehir'de mukim, hukukçu, felsefeyle iştigal eden, edebiyat seven bir akademisyen eskisiyim.